Wishbone Ash Andy Powell ile Röportaj | Dark Blue Notes

Wishbone Ash Andy Powell ile Röportaj

Bülent Seyitdanlıoğlu, 24 Mayıs’ta, Atatürk Kültür Merkezi, Türk Telekom Opera Salonu sahnesindeki Wishbone Ash konseri öncesinde grubun kurucusu Andy Powell ile konuştu.

Bülent Seyitdanlıoğlu spoke with Andy Powell, the founder of the band, before the Wishbone Ash concert on May 24 at the Atatürk Cultural Center, Türk Telekom Opera Hall. Please scroll down for English.

Bülent Seyitdanlıoğlu: Biraz raslantılar sonucu gelişse de çift lead gitarı rock ses örgüsüne kazandıran bir gitar kahramanısınız. Üstelik bizim açımızdan çok alçakgönüllü ve bir o kadar güleryüzlü; ama bir o kadar dokunulmaz bir yönünüz de var. Başka bir ifadeyle çekiniyoruz da sizden…

Siz yaklaşık 54 yıllık Wishbone Ash kariyerinde kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Andy Powell: Ya! Ben iyi bir ekip lideriyim – Wishbone gemisinin kaptanı da diyebilirsiniz. Bunu yol boyunca müdürler, menajerler gibi kişileri izleyerek ve neyin işe yarayıp neyin yaramadığını görerek öğrendim. Aynı zamanda pragmatik biriyim. Bu biraz zor bir iş çünkü her şeyden önce bir müzisyensiniz, yani grubun içindeyim ve bir parçasıyım ama aynı zamanda ticari açıdan ne zaman zor kararlar vereceğimi de bilmem gerekiyor. Zira grup da bir iş kolu. İnsanların kendileri olmalarına, grup içinde yaşamalarına ve öğrenmelerine ama aynı zamanda kendi hatalarını yapmalarına da izin veriyorum. Aslında her şey oldukça medeni bir şekilde ilerliyor ama biri hata yaparsa, gruptaki kolektif farkındalığın kişilerin hata yaptıklarında bir şekilde kendilerini fark etmelerini sağlayacağına inanıyorum.

Bülent Seyitdanlıoğlu: An itibarıyla bir gitar kahramanı olarak, bir gitarist olarak çok farklı bir konumdasınız. Sahneye çıktığınız zaman gitarınızla Wishbone müziğiyle devleşiyorsunuz. Bir söyleşide sahneye ilk kez 12 yaşında çıktığınızı belirtmişsiniz. Sahnede yaşadığınız, bir konserde yaşadığınız en şanşsız anınızı merak ediyoruz?

Andy Powell: Bir performans sırasında ters gidebilecek pek çok şey vardır. Bazıları düşmek ya da kazara gitarı kırmak gibi komik olabilir (ki o kadar da komik sayılmaz). Her ikisi de başıma geldi. Bazı durumlar ise oldukça trajik olabiliyor. Avrupa turnesinde çalıştığımız genç bir ışık teknisyeninin başına oldukça trajik bir olay gelmişti. Gösteri öncesi ışıkları ayarlarken aydınlatma portalından düştü. Ne yazık ki hayatını kaybetti. Tura evcil köpeğini de getirmişti, bu nedenle ekibin geri kalanı turun geri kalanında sahibini özlerken perişan haldeki hayvanı teselli etmek zorunda kaldı.

Bülent Seyitdanlıoğlu: Benim kişisel tarihimden en mutlu anlardan biri tüm zamanların en iyi canlı albümlerinden biri olan Live Dates’i, 2023 yılı Ankara konseri sonrasında size imzalatmak ve sizi canlı canlı ikinci kez dinlemek olmuştu. Live Dates sizin için bugün ne ifade ediyor?

Andy Powell: Live Dates, şimdiye kadar yapılmış ilk ve en iyi klasik rock albümlerinden biri. İşte bu kadar! Tarihin doğru bir anında, rock’ın zirvede olduğu ve rock gruplarının çok fazla harika canlı kaydının bulunmadığı bir zamanda kaydedilmiş olmasının da payı olduğunu düşünüyorum.

Bülent Seyitdanlıoğlu: Bir gitar kahramanısınız, ancak aynı zamanda Wishbone Ash’in vokali de artık size ait. Hem gitar çalmak hem de şarkı söylemek keyifli bir şey olsa gerek değil mi?

Andy Powell: Şarkı söylemek bana hayatımın ilerleyen dönemlerinde tesadüf eseri geldi ve bu benim için büyük bir keyif ve duygusal rahatlama sağladı. Her zaman Wishone Ash’te şarkı söyledim -Harmed ve benzeri- ama tam anlamıyla bir baş vokalist olarak değildi. Gitaristler için enstrümanları ana ‘sesleridir’ ama sahiden insan sesi gibi bir enstrüman daha yoktur.

Bülent Seyitdanlıoğlu: Çok yoğun bir tempo içerisinde farklı müzisyen ve albümleri dinleme fırsatınız oluyor mu?

Andy Powell: Zaman zaman bulabiliyorum. Müziği farklı perspektiflerden ve farklı şekillerde dinliyorum. Bazen bir gitarist ‘kick’ine kapılıyorum ve tonalite veya teknik gibi yönlerden ilham almak için farklı müzisyenleri dinliyorum. Şu anda Tim Henson beni büyülüyor. Polyphia grubuyla çalıyor. Gypsy Jazz gitarının ve özellikle Django Rheinhardt’ın sıkı takipçisiyim. Diğer zamanlarda albümlerdeki prodüksiyon değerlerini anlayabilmek veya duygularımı yatıştırmak için müzik dinliyorum. Elgar örneğinde olduğu gibi İngiliz melankolik ve pastoral klasik müziğini seviyorum.

Bülent Seyitdanlıoğlu: Klasik bir soruyla bitirelim. Türkiye’de rock dinleyicisi için Wishbone Ash ayrıcalıklı bir yere sahip; bir çok kez ülkemiz geldiniz Türk dinleyicisi ve ülkemiz hakkında düşünceleriniz ne yönde?

Andy Powell: Ben ve grubum şu anda harika hissediyoruz. Yol tecrübemiz var, bu yüzden bu yıl çok fazla turne yaptık. Türkiye bizim için birden fazla anlam ifade ediyor çünkü diğer ülkelerden farklı. Tarihini hissediyor ve görüyorsunuz. İstanbul doğu ile batı arasında gerçek bir kesişim noktasını temsil ediyor. Pek çok kültürden esinlenmiş. Orada sahne aldığımızda insanların tutkusu her zaman kendini hissettiriyor. Bir keresinde oradayken çok sayıda geleneksel Türk müziği dinledik ve oğlum da yanımdaydı. Kendisi harika bir perküsyoncu ve müziği bu açıdan çok ilham verici buldu, tıpkı benim gibi. Konserimizde yeni ve eski parçalara yer vereceğiz – Argus’taki klasik parçaların yanı sıra bazı enstrümantal parçalar da çalacağız. Öte yandan umuyorum ki dinleyiciyi birkaç sürpriz de bekliyor.

Bülent Seyitdanlıoğlu: Başladığınızda yaşıtlarınızlaydınız. Şimdi ise grupta daha genç kuşak müzisyenler de var. Kuşaklar arasında müzik yapma açısından ne tür farklar var?

Andy Powell: Müzik bir mecra olarak bilhassa yaş ayrımcılığı gözetmez. Şöyle ki, bir araya gelip çaldığımızda yaş diye bir kavram olmuyor. Ancak bana kalırsa bu daha çok kişinin içinde yetiştiği müzikal dönemden ziyade ne kadar açık fikirli olduğuna göre değişiyor.

Wishbone Ash bir Anka Kuşu, bir Phoenix’dir. Sürekli küllerinden doğuyor, yeniden doğuyor ve tazeleniyor.

Wishbone Ash yıllar içinde personel değiştirmesine rağmen müziği tutarlı kaldı. Phoenix sizce de grubu tarif eden enfes bir metafor değil mi? Değişimleri nasıl yönettiniz?

Andy Powell: Gerçekten de öyle. Sürekli küllerinden doğuyor, yeniden doğuyor ve tazeleniyor. Kesinlikle haklısınız.

Bülent Seyitdanlıoğlu: Wishbone Ash’e ve rock tarihine katkılarınız için minnettarız ve bu röportaj için çok teşekkür ederiz. Mayıs ayındaki İstanbul konserinizi büyük bir heyecanla bekliyoruz.

Meraklısına Notlar:

■■■

Interview with Andy Powell

Bülent Seyitdanlıoğlu: Although it was a bit of a coincidence, you are a guitar hero who brought the double lead guitar to the rock sound. Moreover, from our perspective, you are very humble and friendly; But you also have an untouchable side. In other words, we are afraid of you… How do you define yourself in Wishbone Ash’s nearly 54-year career?

Andy Powell: Ha! Well, I’m good team leader – captain of the good ship Wishbone, I guess you’d say. I learned this along the way by watching others, like managers, agents and seeing what worked and what didn’t. I’m pragmatic also. It’s a bit of  a tightrope because you are a musician first and foremost, so I’m in the band / one of the band  but also I have to be able  know when to make hard decisions business-wise, because a band is a business also. I allow people to be themselves and to live and learn within the outfit, but also to make their own mistakes. It’s all quite civilised actually but if  someone screws up, the collective awareness in the band soon enables them to realise themselves,  when they do screw up, hopefully –  if that makes sense.

Bülent Seyitdanlıoğlu: Currently, you are in a very different position as a guitar hero and as a guitarist. When you get on stage, you become huge with Wishbone music with your guitar. In an interview, you stated that you first appeared on stage at the age of 12. We are curious about your most unfortunate moment on stage or at a concert.

“Wishbone Ash is the Phoenix. Forever rising from the ashes and rebirthing and regenerating.”

Andy Powell: Well, there are many things that can go wrong during a performance. Some funny, like falling over or breaking a guitar accidentally (not so funny) . Both have happened to me.  Some are quite tragic – very tragic in the case of a young lighting technician, employed by us on European tour. He fell from a lighting gantry, while adjusting the lights for us pre show. He died unfortunately. Sadly, he brought his pet dog on the tour with him, so the rest of the crew had to comfort the distraught animal for the rest of the tour while it missed its master.

Bülent Seyitdanlıoğlu: One of the happiest moments in my personal history was having you sign Live Dates, one of the best live albums of all time, after the 2023 Ankara concert and hearing you live for the second time. What does Live Dates mean to you today?

Andy Powell: Live Dates is simply one of the first and best classic rock albums ever made. That’s it. I mean it  was recorded at the right moment in history, when rock was at its peak and when there simply weren’t that many great live recordings of rock bands in existence.

Bülent Seyitdanlıoğlu: You are a guitar hero, but Wishbone Ash’s vocals also belong to you now. Both playing the guitar and singing must be enjoyable, right?

Andy Powell: Singing came to me by default, later in life, and it’s been a great joy and emotional release. I’d  always  sung in Wishone Ash – harmed and so forth – but not as a total lead singer per se.  You see, for guitarists, the instrument is their main ‘voice’ but really, there’s nothing like  the instrument of the human voice.

Bülent Seyitdanlıoğlu: Do you have the opportunity to listen to different musicians and albums in a very intense tempo?

Andy Powell: Sometimes. I listen to music from different perspectives and in different ways, I’ll obviously get on a guitarist ‘kick’ and listen to different players for inspiration in aspects like their tonality  or technique. Tim Henson fascinates me right now. He plays with the band Polyphia.  I’m a  huge fan of Gypsy Jazz guitar  and Django Rheinhart in particular. Other times I’m listening for production values in albums or perhaps music in order to soothe my emotions. I do like English melancholic and pastoral classical music- Elgar for example.

Bülent Seyitdanlıoğlu: When you started you were with your peers. Now there are musicians from a younger generation in the band. What are the differences between the generations in terms of making music?

Andy Powell: Music is not particularly ageist as a medium. So… when we play together, age does not exist. However, I think that it depends more on how open-minded one is compared to the musical era one came up in.

Bülent Seyitdanlıoğlu: Wishbone Ash has changed personnel over the years but the music has remained consistent. Isn’t Phoenix a perfect metaphor to describe the band? How did you manage the changes?

Andy Powell: It really is. Forever rising from the ashes and rebirthing and regenerating. Absolutely correct.

Bülent Seyitdanlıoğlu: Let’s finish with a classic question. Wishbone Ash has a privileged place for rock listeners in Turkey; You have been to our country many times. What are your thoughts about the Turkish audience and our country?

Andy Powell: Myself and the band are feeling great right now. We are road tested so  we’ve been touring a lot this year already. Turkey means a lot because it’s different from other places. You feel and see the history of the place.  Istanbul represents a true crossroads between east and west.  So many cultures have affected it.  The passion of the people is always in evidence when we perform there. One time, we were there we listened to a lot of traditional Turkish music and my son was with me. He’s a great percussionist and found the music very inspiring on that level, as did I. Our show will feature new music and old music – the classic material from Argus plus some instrumentals and a few surprises I hope.

Bülent Seyitdanlıoğlu: We are grateful for your contributions to Wishbone Ash and rock history and thank you very much for this interview. We are looking forward to your new Istanbul concert in May.

■■■

Bülent Seyitdanlıoğlu

Bülent Seyitdanlıoğlu, hakim emeklisi bir hukukçu ve her şeyden önce iyi bir müzik dinleyicisi. 9 yıldan bu yana Radyo ODTÜ'de Kulak Misafiri isimli programı hazırlıyor ve sunuyor. Rock'n'roll'un bir yaşam tarzı olduğuna inancı ise sonsuz. Ona göre müzik büyük bir disiplin ve ciddiyet demek.

Bülent Seyitdanlıoğlu 'in 21 yazısı var ve artmaya devam ediyor.. Bülent Seyitdanlıoğlu ait tüm yazıları gör

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir