Nöbetçi Eczaneler
Çarşamba günü İdlib ileri gelenleri ve din adamlarıyla yaptığı toplantıda, taleplerin kamu çıkarlarını bozma durumuna dönüştüğünü ve kurumsal ve kamusal yaşamı bozan yöntemler kullandıklarını söyledi.
Tahrir el-Şam’ın daha önce kamu çıkarlarına ve kurallarına yönelik her türlü ihlalin “kırmızı çizgileri aştığı” ve otoritenin buna karşı koymak için harekete geçeceği uyarısında bulunduğunu da sözlerine ekledi ve 13 Mayıs’ta İdlib’in merkezinde bir oturma çadırının zorla dağıtılmasına atıfta bulundu.
Gösterilerde çıkarları bozmanın, yolları kapatmanın, insanları rahatsız etmenin, küfür etmenin ve silah taşımanın doğal sınırını aşmış bir durum olduğunu, halkın haklı taleplerini kullanmanın ve bunların üzerine partiler ve gruplar tarafından tırmanmanın hesaplaşmak ve iyileşmeye çalışmak olduğunu ve bölgenin hizipçiliğe dönmesinin imkansız olduğunu değerlendirdi.
İdlib’in yeni bir aşamaya girdiğini ve “özgürleştirilmiş rejimin kendi düzenine dönmesi gerektiğini”, taleplerin zamanının geçtiğini ve kaos ve parçalanma durumuna geri dönülmesine izin vermeyeceklerini sözlerine ekleyen El Culani, HTŞ’nin son üç ay boyunca “diyalog dilini” kullandığını ve 50 karta sahip olduğunu, bunlardan birinin kullanılmadığını söyledi.
El Culani’ye göre, bazı insanlar nefretleri yüzünden tüm bölgeyi feda etmeye yönlendiriliyor ve “kurtarılmış devlete hakaret eden, bize hakaret etmiş olur ve biz, kurtarılmış devlete zarar vermek isteyen hiçbir kişi, grup, parti veya hiziplere tolerans göstermeyeceğiz” diyerek İdlib halkının hiç kimse için bir deney alanı olmadığını sözlerine ekledi.
El Culani’nin konuşması, HTŞ üyelerinin İdlib şehir merkezindeki bir protesto çadırında bulunan göstericilere elleri ve coplarla saldırdığı, havaya ateş açtığı ve çadırı kaldırdığı olaydan bir gün sonra geldi.
Protestoculara yönelik saldırı İdlib’deki medya, dini ve askeri şahsiyetler arasında geniş çaplı bir etkileşimle karşılanmış ve gerekçesi ne olursa olsun bu muamele kınanmıştır.
Kurtuluş Hükümeti İçişleri Bakanlığı ise saldırının protestocular tarafından bölgedeki yaşlılara yönelik olarak başlatıldığını ve ardından “Kamu Güvenliği “nin müdahalede bulunduğunu açıkladı.
26 Şubat’tan bu yana El Culani’nin görevden alınmasını talep eden ve tek taraflı karar alma politikasını reddeden hareket, sivil aktivistlerin öncülüğünde ve özellikle HTŞ hapishanelerindeki işkencelerin kamuoyuna yansımasının ardından askeri ve şeriat yetkilileri tarafından destekleniyor.